17 Temmuz 2013 Çarşamba

Futbol Heyecanı Yeniden...

Spor Toto Süper Lig'de her zamanki gergin ve dolu dolu geçen yorucu bir sezonun ardından futbolla olan birlikteliğimiz bir süre daha devam etti. Zira sezonun hemen ardından ülkemizde düzenlenen 20 Yaş Altı Dünya Kupası seyirci sayısı bakımından sınıfta kalsak da futbol izleyicisine yeni bir heyecan getirdi ve ardından ligimiz için bekleyiş başladı. Tabi bu yazın da ana gündem maddesi meşhur '3 Temmuz Süreci' ve iki büyük takımımızın Avrupa'dan aldığı cezalardı. UEFA Tahkim Kurulu'nun da cezaları onamasının ardından Avrupa yolunda kura çekimlerine katılacak takımlarımız değişti ve Fenerbahçe'nin yerine Bursaspor Şampiyonlar Ligi Ön Elemesi'ne giderken Beşiktaş'ın boşluğunu da Kasımpaşa ve Kayserispor dolduracak. Bu şartlar altında başlayan sezonda şampiyonluk adayları takımlar da hazırlıklarının büyük çoğunluğunu tamamlayarak bugün yapılan fikstür çekiminin ardından lig için geri sayıma geçtiler. Yazımızın gidişatında da takımlarımızın hali hazırda analizini yapmaya çalıştık:

GALATASARAY:

Sarı-Kırmızılılar için 19. şampiyonlukla ve Ş. Ligi'nde çeyrek final başarısıyla noktalanan sezonun ardından yeni sezon hedefleri bir an önce oluşturulmaya başlanmış ve teknik direktör Terim'in raporu doğrultusunda transfer çalışmalarına hız verilmişti. Sezonun bitiminin ardından başkan Ünal Aysal'ın aldığı seçim kararı camiada ufak çaplı bir şok yaratsa da çok geçmeden bunun Aysal'ın kendisine daha yakın isimlerle çalışma isteğinin bir gereği olduğu anlaşılmıştı. Yönetim kadrosunun yenilenip güçlenmesinin ardından G. Saray adına transfer çalışmaları da devam etmekteydi. Yeni sezonda Avrupa'da çıtayı yükseltme kararı alan takımda gündem maddesi ilk olarak orta saha, stoper ve sol bek transferleriydi. Takım bu bölgelerde geçen sezondan kalma bazı sıkıntılar yaşamış, bunun yanında Melo özellikle geçen sezonki ilk yarı performansının ardından gözden düşmüştü. Transferin gözbebeği ismiyse özellikle federasyonun aldığı 6+0+4 kararından sonra Eskişehirsporlu Alper Potuk'tu fakat bu transferde F. Bahçe erken davranıp işi bitirdi. Bunun üzerine gözünü stoper transferine diken G. Saray Lille'den Aurelien Chedjou'yu kadrosuna katarak bu sorunu çözdü. Ardından Sivasspor'dan bonservisi elinde olan Erman Kılıç takıma katıldı. Orta sahada ise Melo uzun uğraşların ardından futbol tarihinde ender rastlanacak bir şekilde Juventus'tan 3 yıllığına kiralandı. G. Saray'ın yeni sezon öncesi kadrosuna bakarsak Fatih Terim'in orta alanda prese dayalı ve ilerde Drogba ve Burak şablonlu 4-3-1-2 sistemi devam edecek gibi. Bu yıl takımın kilit isminin de kamp dönemini sıkı geçiren Sneijder olacağı düşünülüyor ki kendisinden beklentiler bir hayli fazla. Gerek son iki sezonki yükselen grafiği gerekse futbolcuların kendine güveni ve oturmuş kadro yapısı açısından yeni sezonda da Sarı-Kırmızılılar şampiyonluğun en büyük adayı gibi görünüyor. Şimdilik takımın önündeki en büyük engel ise yabancı sınırlaması ki dört yabancının lig maçlarında tribünde oturacak olmasının Avrupa maçlarında bu futbolcuların formunu nasıl etkileyeceği merak konusu. G. Saray açısından da özellikle sol bek mevkisinde bu sınırlama nedeniyle transfer yapılamaması bu bölgeyi Hakan Balta ve Riera ikilisine bırakıyor ve Hakan Balta Türk olması dolayısıyla şu anda ilk 11'e yazılacak gibi görünüyor. Zira Muslera, Eboue, Chedjou, Melo, Sneijder ve yeni sezonda da takımın lideri görevini üstlenecek bir Drogba'dan vazgeçilmeyeceğini düşünürsek. Bu da G. Saray'ın yeni sezonda bu bölgede zorlanacağı anlamına gelebilir. Tabi özellikle lig maçlarında geçen sezon zaman zaman katkı veren Gökhan Zan, Sabri, Amrabat, Emre Çolak gibi isimlerin yanında her zaman hazır kıta olan Umut, yeni sezona hırsla giren bir Engin ve taze kan Erman Kılıç da unutulmamalı. Kısacası dördüncü yıldızın kapısındaki G. Saray bu sene de taraftarına büyük heyecanlar yaşatmak peşinde.





FENERBAHÇE: 

Fenerbahçe için yeni sezon art arda şok dalgalarıyla başladı. Öncelikle 3 sezondur takımın başında bulunan ve takıma bir şampiyonluk iki de Türkiye Kupası kazandıran Aykut Kocaman ani bir kararla görevinden ayrıldığını açıklıyor, ardından UEFA'nın verdiği 2 yıl men cezası camiadaki moralleri bozuyordu. Bir yandan transfer çalışmalarını sürdüren Sarı-Lacivertliler teknik direktör konusunda da uzun görüşmeler sonucunda Ersun Yanal'la el sıkışıyordu. Transfer çalışmaları ise Kocaman'ın transfer listesi üzerinden yöneticiler tarafından sürdürülüyor ve Eskişehir'den Alper Potuk, Zenit'ten Portekizli Alves, Leverkusen'den Kadlec ve İBB'den Holmen takıma katılıyordu. UEFA'dan verilen cezanın en azından bu sezon için kesinleşmesinin ardından F. Bahçe için elde sadece lig ve Türkiye Kupası kaldı. Özellikle geçen sezon Avrupa Ligi'nde finalin kapısından dönülmesinin ardından daha büyük hedefler koyulmuşken bu yönde ilerleyecek bir sezonda futbolcuların sezona nasıl konsantre olacaklarını kestirmek güç. Yine de Fenerbahçe'nin son yıllarda hep şampiyonluk yarışının içinde olması ve taraftar faktörü lig yarışında geri kalmayacağının bir işareti olabilir. Ancak şu bir gerçek ki iki yıldır Aykut Kocaman'ın hem saha içi hem de saha dışında sürdürdüğü görevi bu sezon aynı şekilde Ersun Hoca sürdürecek gibi duruyor. İşin saha içi kısmına gelirsek Yanal'ın F. Bahçe'ye oynatacağı futbol ve kullanacağı sistem merak konusu. Hocanın kariyerine baktığımızda UEFA Kupası'nda iz bırakan o meşhur G. Birliği takımı, Manisaspor ve Trabzonspor geçmişi bize hızlı, akıcı ve prese dayalı bir futbol sunacağının işaretleri. Ama milli takım görevinden sonraki döneme bakarsak Ersun Yanal da çağımız futbolunun hızla yayılan modası pasa dayalı ve topa sahip olan bir takım kurma havasına bürünmüş durumda. F. Bahçe'nin bu iki tercihten hangisine uyum sağlayacağı ise yeni sezondaki resmi maçlar sonrasında şekillenecek. Şu anda görünen tek ön liberoya dayalı 4-3-3 ya da 4-1-3-2 sisteminin takıma uygun olduğu. Tabi bunda orta sahadaki oyuncu bolluğunun da bir etkisi olduğu gerçek. Zira takımın orta sahasında sahaya çıkacak üç ya da dört kişi için onlarca üst düzey aday var. Bir çırpıda sayarsak Emre Belözoğlu, Alper, Meireles, Cristian, Salih, Mehmet Topal, Holmen, Salih ve Mehmet Topuz bu adaylar arasında. Bu durum takım için tatlı bir huzursuzluk yaratmıyor değil. Özellikle genç Salih'in bu sezon ne kadar süre alacağı ve Ersun Yanal'ın elinde nasıl bir kimliğe bürüneceği merak konusu. Bunun yanında şu anda kadroda 11 yabancısı bulunan Sarı-Lacivertliler'de en az bir yabancı yolcu. Cardozo isminin de sık sık gündeme geldiğini düşünürsek yolcuların sayısı artabilir. Şu anda topun ağzındaki isimler Krasic, Yobo ve Stoch gibi görünüyor ama bazı sürprizler de yaşanabilir bu konuda. Özellikle kulübün iki sene Avrupa Kupaları'na katılamayacak olması bazı futbolcuların kafalarında soru işaretleri yaratabilir. Görünen o ki F. Bahçe'nin bu sezonki en büyük problemi teknik ya da taktik sorunlardan çok motivasyon ve istikrar olacak. Takım gerekli mevkilere önemli transferler yaptı ve lig şampiyonluğu konusunda en büyük rakibi G. Saray'la son iki sezondur olduğu gibi sonuna kadar yarışabilecek durumda. Aslında son iki sezona bakılırsa futbolcuların sahaya yoğunlaşma konusunda ve yarışı götürmede bir nebze başarılı oldukları söylenebilir ama yine de F. Bahçe taraftarının her sezon şampiyonluk istediği de aşikar. Ancak futbolcuların kafasını sahaya vermeleri konusunda sorunlar yaşamayacağını düşünmek de yanlış olur. Bu konuda ise başta Ersun Yanal olmak üzere özellikle takımın önemli yerlileri Volkan, Emre, Gökhan ve Alper'e büyük iş düşüyor. Bakalım Sarı-Lacivertliler zorlu süreci istediği gibi atlatabilecek mi?



























"Hello World"

Başlıktan da anlaşılacağı üzere blog dünyasına yeni bir üye olarak kendimi kazandırmış bulunmaktayım. Yazının insanın en etkili iletişim ve kendini ifade etme aracı olmasından mıdır yoksa kalıcılığından mıdır bilinmez bu yola sürüklenmiş bulunduk. Tabi bunda şu bir kaç aylık süreçte bir boşluk döneminden geçmemin de etkisi aşikar. "Never have so many people with so little to say said so much to so few." demişler bu blog işi için. Yani mealen "Söyleyecek pek fazla şeyi olmayan bu kadar insan çok az kişiye hiç bu denli çok şey söylememişti." gibi bir şey. Ben de bundan yola çıktım ne yalan söyleyeyim. Amaç nedir dersek belli bir amaç yok, kimi zaman tespit yapma, kimi zaman içini dökme ya da konu sınırlaması olmaksızın yorumlama diyelim biz bu işe Konu futbol, siyaset, eğitim, teknoloji ne olursa olsun. Aklına ne gelirse yazmak demek en temizi heralde. Eh, bu kadarlık girizgah da kabulümüzdür heralde...